Bir Gecede Üniversite Tercih Listem Değişti

Selena Hamitoğulları
3 min readMay 27, 2021

--

“Gideceğiniz yönü bilmek, hızdan daha önemlidir”

Üniversite sınavına hazırlık dönemi, Türkiye’de yaşayan her öğrenci için hayatının unutulmaz bir dönemidir. Duygularımızın ve aklımızın çok karışık olduğu bu dönemde ailemizin, arkadaşlarımızın, öğretmenlerimizin ve sokakta karşılaştığımız insanların bile kariyerimizi planlayabiliyor oluşu ise bu dönemi daha da zorlaştırır. Üniversite tercihi dönemini iki kere yaşamış biri olarak bu yola benim gibi kararsız ve hedefsiz bir şekilde başlamış olan arkadaşlara deneyimlerimi aktarmak isterim.

Lise son sınıfta kendimize zaman ayırmadan, gezmeden ve eğlenmeden bir yıl boyunca sadece ders çalışmamız gerektiği düşünüldüğünden dolayı üzerimizde sürekli bir baskı hissediyorduk. Aynı zamanda “Bu sene dişini sık sonra rahatsın.” cümlesi de bu senede hayatımıza girmişti.

İlk sene sınava yeterince odaklanamadığımı düşündüğüm için tekrar üniversite sınavına hazırlanmaya karar verdim. Sınav sonuçları açıklandı ve sayısal puan türünde ilk 48 bindeydim. Bu yaşadığım ikinci tercih dönemi olmasına rağmen o zamana kadar çizmek istediğim kariyerle ilgili bana kimsenin yardımcı olmadığını ve bu konu üzerine hiç düşünmediğimi fark ettim. Sınava hazırlanma sürecinde hedefimi soran herkese doktor olmak istediğimi söylüyordum. Peki bunu gerçekten istiyor muydum? Hepimiz 17 veya 18 yaşındayken tek önemsediğimiz olay en yüksek puanı olan bölümü okumak mıydı?

O zamana kadar hiçbir bilgisayar yetkinliğine sahip olmamış, profesyonel olarak bir sporda ilerlememiş veya bir müzik aleti çalmaya başlamamıştım.

Aklımın iyice karışık olduğu bu dönemde elimdeki sınav sonucunu gören kişilerin bile “Veteriner olsana yavrum, hayvanların da çok ihtiyacı var.” veya “Benim yeğenim endüstri mühendisi ayda 30 bin lira kazanıyor.” cümlelerini rahatça söylemesi ise bu dönemi daha da karışık bir hale getiriyordu. Ben bu kararsızlığı yaşıyorken tüm çevrem benim yerime kariyer planımı yapmaya başlamıştı. Eğer sayısal puan türünde 48 bin sıralamasındaysanız mühendis, diyetisyen ve fizyoterapist olabilirdiniz. En yüksek puanı olanı tercih listenizde başa yazardınız çünkü o “en iyi” bölüm ve üniversite olurdu.

Ne olmak istediğimi, güçlü ve zayıf yönlerimi bilmediğim için her gün tercih listem değişiyordu. Bir gün sadece mühendislikleri öbür gün sadece diyetisyenlikleri artan puandan azalan puana göre sıralıyordum. Yazı tura oyunu gibi ya mühendis ya da diyetisyen olacaktım. Bu kararsızlıktan dolayı her gün ağlıyordum.

Kararsızlığım sürerken amcam tercihlerin verileceği son gece benimle konuşmak istedi. Aslında eğitime ne kadar dar bir alandan baktığımızı, puanın, sıralamanın ve hatta bölümün iş hayatı sürecinde o kadar da önemli olmadığı üzerine uzun bir konuşma yaptı. Okuduğum bölümden daha çok hangi yirmi birinci yüzyıl yetkinliklerine sahip olduğumun, hobilerimin neler olduğunu bilmenin, kimlerle hangi projeleri yürüttüğümün ve iletişim becerilerimin ne kadar gelişmiş olduğunun önemsenmesi gerektiğini işte o gece fark ettim. Bir gecede tüm üniversite tercih listem değişti. Kendimi bu yönlerde en iyi geliştirmemi sağlayacağını düşündüğümüz Boğaziçi Üniversitesi serüvenim de böylece başlamış oldu.

Üniversite sınavına hazırlanırken benim gibi kararsızlık ve hedefsizlikten dolayı kaybolan arkadaşlara, hayatta sadece en yüksek puanı almayı hedeflemekten daha önemli olayların olduğunu hatırlatmak ve hedef belirlemenin hedefe ulaşmayı gerçekten kolaylaştırdığını kendi deneyimlerime dayanarak söylemek isterim.

Umarım üniversite sınavına hazırladığınız bu dönem kendinizi gereksiz yere fiziksel ve duygusal olarak yıpratmadığınız, hayattan çok zevk aldığınız, kararsızlık ve hedefsizlik içinde boğulmadığınız bir dönem olur.

--

--

Selena Hamitoğulları

BT İş Analisti | Boğaziçi Üniversitesi23' | YetGen21' | linkedin: selena-hamitogullari